Borçka Masöz Hanım Rüya
Borçka Masöz
Bir öfke ve utanç krizi içinde yataktan atladı. Yine de kendisini gözleyen öteki ‘ben’i, ona sakince fakat sözcüklere dökmeden, ama delilik böyle bir şeydir işte, der gibiydi. Edward’a bakamıyordu. Kendi sinirli, sert biçimı içinde ona karşı çoğu zaman nazik davranıyordu Geoffrey Ponting. Saat yedi civarında işten döndüğünde Edward evdeyse içki Borçka Masöz dolabından her ikisine cin-tonik hazırlardı – eşit ölçüde cin ve tonik, bolca da buz. Edward için içkiye buz geçirmek bir yenilikti. Bahçede oturup siyaset konuşurlardı – çoğunlukla, Edward müstakbel kayınpederinin. İngiltere’de iş hayatındaki gerilemeyle, sendikalardaki vazife dağılımı mevzusundaki tartışmalarla ve. Afrika’daki çeşitli sömürgelere bağımsızlık tanıma saçmalığıyla ilgili fikirlerini dinlerdi.
Ponting otururken bile gevşeyemezdi – yerinden fırlamaya hazır biçimde koltuğunun ucuna ilişir, mevzuşurken dizini aşağı- yukarı oynatırdı yahut kafasının içindeki bir tempoya uyarak ayak parmaklarını sandaletinin içinde kıpırdatırdı. Edward’dan fazlaca kısaydı boyu, ama yapısı kuvvetliydü, kaslı kolları sarı tüylerle kaplıydı, bunları göstermekten hoşlandığı için işe giderken bile kısa kollu gömlek giyerdi. Kelliği bile yaşından ziyade gücünü kanıtlıyor gibiydi – güneş yanığı cildi geniş kafatasını rüzgârda şişmiş bir yelken benzer biçimde pürüzsüzce ve sıkıca sarıyordu. Yüzü ablaktı, konuşmazken somurtur gibi duran dudakları küçük ve dolgundu, burnu düğme gibi minik ve gözleri o kadar ayrıktı ki ışık belli bir açıdan vurduğunda. Ponting devasa bir cenine benziyordu.
Borçka Masöz
Florence, onların bahçedeki bu sohbetlerine aslabir zaman katılmak istemez görünüyordu, kim bilir Ponting istemiyordu onun katılmasını. Edward’ın görebildiği kadarıyla baba ile kızı pek mevzuşmuyorlardı, halta başkalarının yanındayken bile; mevzuşsalar da tutarsız şeylerdi söyledikleri. Ama Edward onların birbirinin tam anlamıyla farkında olduklarını düşünüyordu, başkaları mevzuşurken onların gizli bir eleştiriyi paylaşıyormuşçasına bakıştıkları izlenimini de edinmişti.
Ponting Ruth’a her zaman sarılırdı, ama Edward’ın yanında asla Ruth’un ablasına sarılmamıştı. Buna rağmen sohbet ederlerken, Ponting sıkça ‘Florence ve sen’ yahut ‘siz gençler’ benzer biçimde hoşnut edici sözler kullanırdı. Violet’tan ziyade o heyecanlanmıştı nişanlanacakları haberini duyar duymaz, Randolph’taki öğle yemeğini o ayarlamış, durmadan kadeh kaldırmıştı. Kızını evlendirmeyi fazlasıyla istediği Edward’ın aklından ciddi olarak geçmişti.