Borçka Mutlu Son

Borçka Mutlu Son

“Unvanından söz etmiyorum, ” dedi sertçe. “Servetinden de söz etmiyorum. Beş parasız bile olsaydı gene de iyi bir eş olurdu.” Borçka Mutlu Son Miranda buna karşılık, yalnız omuzlarını silkerek üstü kapalı bir karşılık verdi. Turner bir sonraki denemesinde onun duygusal doğasına hitap etmeye çalıştı. Borçka Mutlu Son Yaklaşık her iki saatte bir dev gibi çiçek buketleri gönderiyordu ve her birinde aynı not vardı; “Benimle evlen, Miranda.” Miranda bunları görmezlikten gelmek için elinden geleni yaptı,

fakat pek rahat olmuyordu çünkü çok kısa bir süre içinde evin her yeri çiçeklerle dolmuştu. Turner’ın bu davranışı büyükannesini çok etkilemiş ve Miranda’nın bu çekici, eli açık vikontla evlenmesi mevzusundaki kararlılığını ikiye katlamıştı. Sonrasında devreye büyükbabası girdi. Onun yaklaşımı fazlaca saldırgandı, “Tanrı aşkına Miranda, ” diye gürledi. “Sen aklını mı yitirdin?” Miranda artık bu probleminin cevabını bildiğinden pek kararlı olmadığı için yanıtlamadı. Sonra sıra Turner’a geldi fakat bu kere taktik bir hata yapmıştı. Gönderilmiş olduğu notta şu yazıyordu, “Bana vurduğun için seni bağışlıyorum.” Miranda önce küplere bindi. Miranda’nın o yumruğu atmasında ki birinci sebep,

Borçka Mutlu Son

Turner’ın küçümseyici ses tonu ve bunu yumuşak bir uyarı olarak görmesiydi. Turner, Miranda’nın inatçılığına pek uzun süre katlanmayacaktı. Kuşatmanın ikinci gününde, Miranda dışarı çıkıp biraz temiz hava almaya karar verdi. Bütün o çiçeklerin kokusu artık bıkkınlık verici bir hale gelmişti. Miranda pelerinini aldı ve Queen Caddesi’ndeki parka yöneldi. Derhal arkasından Turner onu izlemeye başladı. Turner, evi gözetim altında tuttuğunu söylemiş olduğinde şaka yapmıyordu. Gerçi gözetleme için ustalaşmış Borçka Mutlu Son birilerini kiralamamıştı ama bunu açıklamaya da gerek görmemişti. Bu görevi yürütme onuru Turner’ın zavallı hizmetkârına kalmıştı, tam sekiz saat boyunca pencereden gözetleme yaptıktan sonra, söz konusu kadın nihayet evden ayrılınca erkekçeğız rahatlamış ve nöbet yerini terk edebilmişti. Hızlı adımlarla parka doğru yürüyen Miranda’yı izleyen Turner, onun yanına bir hizmetçi almadığını fark edince kaşlarını çattı. Edinburgh, Londra kadar tehlikeli değildi ama gene de zarif bir leydi dışarıya tek başına çıkma riskini almamalıydı.