Borçka Masaj Salonu Masöz Ebru
Borçka Masaj Salonu
Keşke.” sorunlarımız ve Borçka Masaj Salonu
karşılaşmış olduğumız zorluklar için bizlerden başka herkesi ve
her şeyi suçlamak düzgüsel görülebilir ve acıyı geçici
olarak hafifletebilir, ama bir taraftan da bizi aynı
sorunlara mahkûm eder.
Kendi koşullarını kabullenip
sorumluluğunu üstlenecek kadar alçakgönüllü ve bu
zorluklar arasından sıyrılıp yaratıcı bir çözüm bulmak
için ihtiyaç duyulan inisiyatifi ele alacak kadar yürekli birini
gösterin bana, ben de size seçim yapmanın üstün
gücünü göstereyim.
Borçka Masaj Salonu
Umutsuzluk. Kabahatlamanın çocukları, kuşkuculuk ve
umutsuzluktur. Koşullarımızın kurbanı olduğumuz
inancına yenildiğimizde ve determinizme boyun
eğdiğimizde, umudumuzu, şevkimizi yitirir ve
teslimiyete, durağanlığa razı oluruz. “Ben bir piyonum,
bir kuklayım, bir çark dişlisiyim ve bu konuda elimden
gelen bir şey yok. Ne yapmam gerektiğini siz
açıklayın bana.” pek çok zeki, yetenekli insan bu
duyguya kapılıyor ve neticeta cesaret kırıklığından
depresyona kadar uzanan olumsuzluklara maruz
kalıyor. Popüler kültürün varlığını sürdürme tepkisi
kuşkuculuktur – “hayattan beklentilerinizi, hiç
kimsenin ve hiçbir şeyin sizi hayal kırıklığına
uğratamayacağı kadar alçak tutun.” Tarih boyunca
bunun karşıtı olan gelişme ve ümit ilkesi ise, “ben
hayatımın yaratıcı gücüyüm” anlayışının keşfidir.
Yaşam dengesinin eksikliği. Cep telefonu
toplumumuzda yaşam, gitgide daha karmaşa, zorlu,
stresli ve ne olursa olsun yıpratıcıdır. Süreımızı yönetmek,
daha fazlasını yapmak, daha fazlası olmak ve çağıl
hızla gelişen teknolojinin yarattığı harikalar sayesinde daha yüksek
verimliliğe ulaşmak için onca çabaya karşın, neden
kendimizi gitgide “incir çekirdeğini doldurmayacak
şeyler”le uğraşarak sağlığı, aileyi, kişisel bütünlüğü ve
işimiz açısından çok önemli olan biroldukça mevzuyu ikinci
plana alırken buluyoruz? Mesele, yaşamın destekleyici
motoru olan işimiz değildir. Karmaşıklık veya
değişiklik de değildir. Mesele, çağdaş kültürümüzün
“daha erken git, daha geç saatlere kadar kal, daha
verimli ol, şimdilik özveriyle yaşa,” demesidir – oysagerçekte, zihinsel denge ve refah böyleyaratılmaz; kendi yüksek öncelikleri hakkında açık bir
düşünce sahibi olan ve onlara odaklanıp onlarla
bütünleşen kişilerde ortaya çıkar.
Bundan benim çıkarım ne? Kültürümüz bizlere, hayatta
bir şey istiyorsak, “bir numara olanı arayıp bulmamız”
icap ettiğini öğretiyor. “yaşam bir oyun, bir yarışma, bir
rekabettir; kazanmaya bak!” diyor. Okul arkadaşları,
iş arkadaşları, hatta aile üyeleri rakip olarak
görülüyor; onlar ne kadar çok kazanırsa, size kalan o
kadar azalıyor.